üstüyle başıyla yatırdı. Ellerini yıkar, Nicolas'ınkileri de yıkatır ken Amanda'yı oyalamak çabasıyla cuma toplantılarının birinde Clara'ya gözüken İspanyol hayaletini anlattı. Hayalet evin temel lerinde gömülü olan bir hazineyi bildirdikten sonra Clara'ya kendi ailesini anlatmı§: kuşaklar boyunca uzayıp giden, hortlak ların bile alaya aldığı bir zır deliler birikintisi. Ne var ki Aman da'nın dinlediği yoktu. Kağıt gibi bembeyaz kesilmiş, di§leri bir birine çarpmaktaydı. "Bu kayışlar ne?" diye sordu. "Bağlanmak istemiyorum." "Bağlayacak değilim. Nicolas sana eter verecek. Normal ne fes al, korkma. Uyandığında her şey olup bitmiş olacak," dedi Ja ime. Maskesinin üstünden gözleri gülümsüyordu. Nicolas anestezi maskesini Amanda'ya getirdi. Karanlıklara dalıp gitmezden önce genç kadının gördüğü son şey Jaime'nin gözleri oldu. Bu gözler ona öyle bir sevgiyle bakıyorlardı ki Amanda düş gördüğünü sandı. Nicolas onu soydu, masaya bağla dı. Bunun ırza geçmekten bile daha beter olduğunun ayırdınday dı. Bu arada Jaime eldivenlerini giymiş bekliyor ve karşısında rü yalarının kadınını değil de bu masadan her gün ıstırap çığlıkları arasında gelip geçen sayısız kadınlardan birini görmeye çalışıyor du. Yavaş yavaş, dikkatle işe girişti. Yapacağı şeyleri kendi kendi ne yineliyor, terleri gözlerinin içine akadursun, ezberlemiş oldu ğu sözcükleri mırıldanıp duruyordu. Tüm dikkati genç kadının solumasında, teninin renginde, yüreğinin ritmindeydi. Böylece Amanda ne zaman inildese Jaime biraz daha eter versin diye Ni colas'ı uyarabiliyordu. Amanda'nın en gizli yerlerini e§elerken bir yandan da, inşallah bir terslik olmaz, diye dua ediyor, için için kardeşine lanet okumaktan bir an vazgeçmiyordu. Çünkü bu çocuk Nicolas' dan değil de kendinden olsa, bu klinik denilen lağım çukurunda bölük pörçük günışığına çıkacağı yerde sağlam ve sağlıklı olarak dünyaya gelecekti. Jaime onu yuvasından kopa rıp almak yerine bağrına basacak, kanadının altına alacaktı. Yir mi beş dakika sonra Jaime işini bitirmişti. Nicolas'a, eterin etkisi geçinceye dek kendine yardım etmesini buyurdu, ama başını kal dırdığında onun duvara dayanmış şiddetle öğürdüğünü gördü. "Sersem!" diye gürledi. "Tuvalete git! Vicdan azabını kusup bitirdikten sonra beni dışarıda bekle, çünkü önümüzde daha çok iş var!"" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
üstüyle başıyla yatırdı. Ellerini yıkar, Nicolas'ınkileri de yıkatır ken Amanda'yı oyalamak çabasıyla cuma toplantılarının birinde Clara'ya gözüken İspanyol hayaletini anlattı. Hayalet evin temel lerinde gömülü olan bir hazineyi bildirdikten sonra Clara'ya kendi ailesini anlatmı§: kuşaklar boyunca uzayıp giden, hortlak ların bile alaya aldığı bir zır deliler birikintisi. Ne var ki Aman da'nın dinlediği yoktu. Kağıt gibi bembeyaz kesilmiş, di§leri bir birine çarpmaktaydı. "Bu kayışlar ne?" diye sordu. "Bağlanmak istemiyorum." "Bağlayacak değilim. Nicolas sana eter verecek. Normal ne fes al, korkma. Uyandığında her şey olup bitmiş olacak," dedi Ja ime. Maskesinin üstünden gözleri gülümsüyordu. Nicolas anestezi maskesini Amanda'ya getirdi. Karanlıklara dalıp gitmezden önce genç kadının gördüğü son şey Jaime'nin gözleri oldu. Bu gözler ona öyle bir sevgiyle bakıyorlardı ki Amanda düş gördüğünü sandı. Nicolas onu soydu, masaya bağla dı. Bunun ırza geçmekten bile daha beter olduğunun ayırdınday dı. Bu arada Jaime eldivenlerini giymiş bekliyor ve karşısında rü yalarının kadınını değil de bu masadan her gün ıstırap çığlıkları arasında gelip geçen sayısız kadınlardan birini görmeye çalışıyor du. Yavaş yavaş, dikkatle işe girişti. Yapacağı şeyleri kendi kendi ne yineliyor, terleri gözlerinin içine akadursun, ezberlemiş oldu ğu sözcükleri mırıldanıp duruyordu. Tüm dikkati genç kadının solumasında, teninin renginde, yüreğinin ritmindeydi. Böylece Amanda ne zaman inildese Jaime biraz daha eter versin diye Ni colas'ı uyarabiliyordu. Amanda'nın en gizli yerlerini e§elerken bir yandan da, inşallah bir terslik olmaz, diye dua ediyor, için için kardeşine lanet okumaktan bir an vazgeçmiyordu. Çünkü bu çocuk Nicolas' dan değil de kendinden olsa, bu klinik denilen lağım çukurunda bölük pörçük günışığına çıkacağı yerde sağlam ve sağlıklı olarak dünyaya gelecekti. Jaime onu yuvasından kopa rıp almak yerine bağrına basacak, kanadının altına alacaktı. Yir mi beş dakika sonra Jaime işini bitirmişti. Nicolas'a, eterin etkisi geçinceye dek kendine yardım etmesini buyurdu, ama başını kal dırdığında onun duvara dayanmış şiddetle öğürdüğünü gördü. "Sersem!" diye gürledi. "Tuvalete git! Vicdan azabını kusup bitirdikten sonra beni dışarıda bekle, çünkü önümüzde daha çok iş var!"" (Isabel Allende – Ruhlar Evi)
Yorumlar
Yorum Gönder