Ana içeriğe atla

Kıbrıs'ın Manevî Sultanı Hala Sultan Ümmü Hiram

Kıbrıs'ın Manevî Sultanı Hala Sultan Ümmü Hiram





Ümmü Hirâm, ensârın büyüklerinden Enes bin Mâlik'in (radıyallahü anh) öz, Resûlullah efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) ise süt teyzesidir. Ümmü Hirâm, ensârın büyüklerinden Enes bin Mâlik'in (radıyallahü anh) öz, Resûlullah efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) ise süt teyzesidir. Ümmü Hirâm, Efendimizi taa çocukluk yıllarından tanır ve onun "çok başka" olduğunun farkındadır. Vakit saat gelip de Allah'ın Resulü tebliğe başlayınca, tereddütsüz iman eder. Ancak kocası, (oğulları Kays ve Abdullah'ın babası) Amr, putperestlikten caymaz. Ümmü Hiram bunun üzerine geçim gailesini göze alır ama bir inkârcı ile aynı yastığa baş koymaz. İki çocukla dul kalmak kolay değildir ama Eshab-ı kiramın büyüklerinden güler yüzü, tatlı dili, cömertliği ve zarafeti ile tanınan Ubâde bin Sâmit (radıyallahu anh) ona kapısını açar. Nikâhlarını bizzat âlemlerin Efendisi kıyar. Ümmü Hiram'ın, Hazret-i Ubâde'den bir oğlu olur ki adını "Muhammed" koyarlar.



SEN ÖNCEKİLERDENSİN



Efendimiz zaman zaman ziyaretlerine gelir, hanelerini nurlandırırlar. Efendimiz bu çatı altında çok rahat eder, hatta bir keresinde kayluleye yatar ve gülerek uyanırlar. Ümmü Hiram neden gülümsediklerini sorar. Server-i Kainat Yâ Ümmü Hiram! Mücahidleri aşk ve şevk ile gemilere binip, uzak ülkelere doğru gâzaya çıktıklarını gördüm" buyururlar. Ümmü Hiram da, heyecandan titreyen bir sesle "Yâ Resûlullah! Duâ et de ben de onlardan olayım" diye yalvarmaya başlar. Allah'ın Habibi ellerini açar, "Yâ Rabbî! Bunu da onlardan eyle" diye duâ buyururlar. Peygamber efendimiz yine dalar ve yine gülümseyerek uyanırlar. Ümmü Hiram yine merakla sorar. Efendimiz "Bu defâ da ümmetimden bazılarını, meliklerin tahtlara kuruldukları gibi debdebeli bir kalabalıkla gazâya gittiklerini gördüm" buyururlar. Ümmü Hırâm yine heyecanlanır ve "Yâ Resûlullah! Duâ edin de ben de aralarında bulunayım" deyince, Peygamberimiz; "sen öncekilerdensin" buyururlar.



KIBRIS'IN KANDİLİ



Efendimizin vefâtından sonra Şam Valisi olan Hazret-i Muâviye Kıbrıs Adasına bir sefer düzenler. Ubâde bin Sâmit ve hanımı Ümmü Hırâm gönüllüler arasında yerlerini alırlar. Genç muharipler gazada Ümmü Hiram'ın gayretinden çok etkilenir, nineleri yaşındaki mücahideden (86 yaşındadır) ibret alırlar. Gelgelelim Larnaka civarlarında Ümmü Hiram'ın atının tekleyeceği tutar, dünya gözüyle zaferi göremeden gözlerini yumar. Gençler onun adına da savaşır ve İslâm ordusu da zafere ulaşır.



Aradan uzuuun yıllar geçer. Osmanlılar Kıbrıs Adasını (H. 978) alınca Ümmü Hırâm'ın kabri üzerine sevimli bir türbe, yanına bir dergâh ve câmi yaparlar. Türkler onu "Hala Sultan" adıyla anarlar. Kurak zamanlarda Rumlar bile Türklere gelir, Hala Sultan hurmetine el açar dua ederler. Zira ne zaman onu vesile ederek yağmur duasına çıksalar Rabbim (Celle Celalüh) yağmura gebe bulutlar yollar, zem suya kanar.



Rumlar türbeye girişe izin vermiyor



1974 Kıbrıs Barış Harekâtı'ndan sonra Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nde kalan Hala Sultan Türbesi'nde ramazan buruk geçiyor. Ne yazık ki türbeyi büyük hasret ve muhabbetle ziyaret etmek isteyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) vatandaşları, Rum yönetiminin sınırdan geçişte zorluk yaşatması yüzünden buraya gidemiyor. Hala Sultan Camisi imamı Şakir Alemdar, "Hala Sultan'ın Kıbrıs adasına Resûlullah'ın hediyesi" olduğunu ifade ederek, "Hala Sultan'ın maneviyatı, değil Kıbrıslılar'a bütün dünyaya yüz defa yeter de artar" diye konuştu. Türbenin Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nde olması sebebiyle ramazan ayında çok fazla katılımı sağlayamadıklarına dikkati çeken Alemdar, "Burayı ziyarete gelenlerin çoğu gayrimüslim. Onlar da Hala Sultan'ın maneviyatından feyz aldığını söylüyorlar" diye konuştu.

Yorumlar