Ana içeriğe atla

CHP ne yapıyor?


İMAM hatipli gençlerin CHP Genel Merkezi’nde Kemal Kılıçdaroğlu tarafından kabul edilmesinin sembolik önemi büyüktür.

İki taraf arasında tarihten gelen bir soğukluğun olduğu sır değil.

Bu ziyaret hem dindarlığın siyasi bir ‘arka bahçe’ gibi görülmekten çıkarak siyaset karşısında bağımsızlaşması yönünde önemli bir adımdır... Hem de CHP geleneğindeki otoriter laiklik anlayışının yerine özgürlükçü bir anlayışın gelişmesi açısından önemlidir.

DOKUZ SENE ÖNCE

Evvela CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun bu yaklaşımı yeni değildir. 2009’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne başkan adayı olduğunda CNN Türk’te kendisiyle mülakat yapmıştım. Varoşlardan ve yeni ilçelerden CHP’nin niye oy alamadığını sorduğumda, bu kitlelerle CHP arasında kültürel bir duvar olduğunu söyleyerek şöyle konuşmuştu:

“Bizim önce inançlarıyla, siyasal düşünceleriyle insanı olduğu gibi kabul etmemiz lazım... Onun inançları kendisine aittir ve saygı duyulur elbette. Artık bizim 21. yüzyılda kılık kıyafetti, inançtı bunları normal siyasal yaşamdaki tartışmaların dışına çıkarmamız lazım.” (6 Mart 2009)

Kılıçdaroğlu’nun dokuz yıl önceki bu sözleriyle lider olarak partisinde geliştirmeye çalıştığı açılım, aslında merhum Ecevit’in ‘ortanın solu’ hareketi dönemindeki çabasına benziyor. Ecevit’in 1970 basımlı ‘Atatürk ve Devrimcilik’ adlı kitabının temel tezlerinden biri budur.

Kılıçdaroğlu’nun imam hatip öğrencilerine yaklaşımı bunun bir örneğidir.

CHP’NİN ADAYI?

Kılıçdaroğlu ve parti yöneticileri ‘ittifak’ ve ‘aday’ denildiğinde partisinin ideolojisini değil, ‘kuvvetler ayrılığı, hukuk devleti, özgürlük’ gibi kavramları ön plana çıkarıyorlar.

Bunun, CHP tabanının dışına da seslenen bir çağrı olduğu açık.

İktidar ise sürekli 1930’ları, 40’ları hatırlatıyor.

2014’teki ‘ortak aday’ formülü yanlış değildi, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun bu işlevi götürecek bir siyasi yapıda olmadığı sonradan anlaşıldı. Nitekim seçimlerde tecrübeli bir politikacı değil, bir kürsü adamı gibi davrandı. MHP’den milletvekili olunca da ‘parti disiplini’ içinde hareket etti. Ülkede sistem değişti, temel anayasal kavramlarla ilgili büyük tartışmalar yaşandı, onun sesini duymadık.

Herhalde her parti için gösterilecek adayın siyasi tecrübe sahibi olması ve öbür mahallelerle sıcak iletişim kurabilmesi gerekir.

GENÇ İMAM HATİPLİLER

Partileri ziyaret ederek, “Kimsenin arka bahçesi değiliz, hiçbir cemaat ve partiyle yakın ilişkimiz yok, herkesle eşit mesafedeyiz” diye açıklama yapan imam hatipli gençleri ve dernek başkanı Muhammet Samet Akkaya’yı kutlamak isterim.

Bu, genç ve yeni bir sestir. Türkiye’deki toplumsal değişme her kesimde bağımsız kişilik ve saygınlık arayışını geliştiriyor.

Siyaset karşısında bağımsız duruş, bu okulları siyasi tartışmaların konusu olmaktan çıkaracağı gibi toplumsal gelişme konusunda önlerini açacaktır.

Bizler kendi gençlik yıllarımızdaki hallerimizi unutmadan, bugün bütün okullardaki gençlere, imam hatip ve ilahiyatta okuyanlara da, Boğaziçi ve ODTÜ’de okuyanlara da şefkat ve anlayışla bakmalıyız.

Dini ve siyasi faaliyetlerin ayrı tutulmasını vurgulayan Tunuslu bilge ve âlim İslamcı lider Gannuşi’nin şu sözlerine hepimiz kulak vermeliyiz:

“Bu, siyasetçiler için iyi olacak çünkü artık çıkarları için dini manipüle etmekle suçlanmayacaklar. Din için de iyi olacak çünkü artık siyasetin esiri olmayacak

Yorumlar