ADALET ve Kalkınma Partisi Lideri Recep Tayyip Erdoğan, 2014’te yüzde 52 oyla Cumhurbaşkanı seçildi.
MHP o zaman Erdoğan’a şiddetle, hatta çok ağır suçlamalarla karşı çıkıyordu.
7 Haziran 2015 seçimlerinde AK Parti oylarının yüzde 41’e düşmesi, kabaca 10 puanlık bir “akışkanlığı” gösterir. Fakat beş ay sonra 1 Kasım seçimlerinde, yine MHP muhalif tarafta olduğu halde, AK Parti’nin oyları yüzde 49.48’e çıkarak bütün kayıplarını telafi etti.
Bu, kayganlığı çok düşük, sadakati çok yüksek bir oy tabanı olduğunu gösteriyor.
MUHAFAZAKÂR KÜRTLER
2015’teki seçimlerde oyu artıp azalan, MHP’dir. AK Parti ile MHP tabanları arasında belirgin bir akışkanlık var.
Diğer bir faktör HDP’dir. Oyları 7 Haziran’da yüzde 13’e çıktı; 1 Kasım’da 10.75’e indi. Aradaki bir milyona yakın oy AK Parti’ye gitti.
Referandumda ise “evet”lerin oranı yüzde 51.41 oldu. Bu defa MHP’nin aktif desteği vardı. Fakat IPSOS’a göre MHP’li üç seçmenden ikisi “hayır” dedi. Eksiği tamamlayarak “evet”leri yüzde 51.41’e çıkaran faktör, “muhafazakâr Kürtler” oldu.
Bölgesel oy oranları bunu gösterdiği gibi, Cumhurbaşkanı Erdoğan referandum gecesi yaptığı teşekkür konuşmasında “bu bölgelerimizdeki tüm illerde 10 ila 20 puanlık artışlar olduğunu” belirterek “hassaten teşekkür” etti.
Altan Tan, “Evetleri Kürtler kurtardı” diye açıklama yaptı.
MUHALEFET HETEROJEN
24 Haziran seçimlerinde iktidar blokunun bu sağlam tabanından hangi unsurlar kopabilir?
Çok büyük kopmalara dair anket yok. “Muhafazakâr Kürt” oylarının kopabilir olduğu yolunda beyanlar var.
Kopmak kadar önemli olan faktör “nereye gideceği”dir.
Referandum’da “hayır” kavramında birleşmiş olan seçmen kitleleri heterojendir, bir yerde, bir isimde bütünüyle birleşmeleri çok zordur.
Kaldı ki bu yetmez, yüzde 52’den oy çekmek gerekecektir.
Muhalefetteki en güçlü parti CHP’dir. Fakat CHP’nin adeta sabitleşmiş oy oranı bellidir.
İYİ Parti yeni, Saadet Partisi’nin oy tabanı sınırlıdır.
İşte bu tablo yine “ortak aday” düşüncesini gündeme getiriyor.
ORTAK ADAY
Bu formül yanlış değildi. Başarısızlıkla sonuçlanmasının sebebi, İhsanoğlu’nun kampanyada düşük profilli kalması, hatta CHP ve MHP tabanlarını bile aktivize edememesidir.
Çok iyi bir bilim tarihçisidir ama politikacı olmak, politik karizma ve yaratıcılık göstermek başka şey.
“Hayır”ı oluşturan çok farklı siyasi eğilimlerle yetinmeyip muhafazakâr ve milliyetçi tabandan oy çekecek “ortak aday” denildiğinde akla gelen isim Abdullah Gül’dür.
Gül, her zaman reformları, kuvvetler ayrılığını, hukuk devletini, özgürlükleri savundu.
ZORLU SEÇİM
Ortak aday için uzlaşma olmaz da seçimler birinci ya da ikinci turda esas olarak CHP adayı ile Erdoğan arasında cereyan ederse Erdoğan’ın yüzde 52’den de fazla oy alması sürpriz olmaz.
Zaten Erdoğan baştan beri siyaseti CHP ile karşıtlık üzerinden yürüterek yüzde 60-65 civarındaki geniş sağ yelpazeye sesleniyor.
Sol siyasetten Ufuk Uras’ın dün “Abdullah Gül’ün adaylığının Erdoğan karşısında tek gerçekçi seçenek olduğu ortada. Diğer adaylar Erdoğan’ın zaferini kolaylaştırır” diye tweet atması da bundan olsa gerek.
Fakat Saadet Partisi’yle ittifaka giden İYİ Parti, Cumhurbaşkanlığı seçiminde ortak değil kendi adayını çıkarmada ısrarlı; Akşener adaylığını açıkladı zaten.
CHP’de de kendi adayını çıkarma eğilimi güçlü.
Saadet Lideri Karamollaoğlu’nun iki gün içinde yapacağı temaslar, muhalefette “ortak” davranış yolunda bir gelişmeye yol açar mı?
Yorumlar
Yorum Gönder