Ana içeriğe atla

Popülizmin Zaferi


MACARİSTAN seçimleri popülist lider Viktor Orban’ın zaferiyle, hukuk devleti fikrini savunanların hezimetiyle sonuçlandı.

Yüzde 48.4 oy alan Orban, müttefiki Hıristiyan Demokratlar’la birlikte ve adaletsiz seçim sistemi sayesinde parlamentoda üçte iki çoğunluğu sağladı; anayasayı değiştirebilecekler.

Komünist rejime karşı mücadele etmiş olan solcu Macar filozof Gaspar Tamas, “Macar parlamentosu içi boş bir kabuk haline geldi” diyor.

HUKUKSUZ DEMOKRASİ!

10 milyon nüfuslu Macaristan’da Orban’ın üçüncü kez seçim kazanması çok önemlidir, Avrupa’daki diğer popülist akımlara doping etkisi yapabilir.

Orban, popülizmin tipik bir örneğidir. Göçmen (ve Müslüman) düşmanlığı, Avrupa kimliğini Hıristiyanlık’la tanımlamak ve Batı’nın özgürlükçü değerlerini reddetmek popülist akımların ortak özelliğidir, Orban en pervasızlardan biridir.

Batı siyasi literatüründe ‘illiberal’ (özgürlükçü olmayan, özgürlük karşıtı) kavramı olumsuz bir kavramdır. Orban ise kendisini “illiberal demokrasi” yanlısı olarak tanımlıyor!

Haklı çünkü demokrasinin sadece seçim ayağını kabul ediyor, hukuk devleti ayağını kabul etmiyor.

Bu konuda akademisyen Jan-Werner Müller’in Türkçe’ye de çevrilen “Popülizm Nedir” adlı kitabında sıklıkla örnek verdiği liderlerden biri Orban’dır. (İletişim Yay.)

GÖÇMEN KORKUSU

Müller geçen haftaki makalesinde de ‘illiberal demokrasi’ kavramını irdeledi. Burada ‘demokrasi’ sözünün sadece çoğunluğu ifade ettiğini, ‘illiberal’ terimiyle ise hukuk devleti ilkesinin reddedildiğini belirtti. (NYT, 5 Nisan)

Orban, üstelik AB üyesi olan Macaristan’da ‘çoğunluğu’ nasıl sağlıyor?

Deutsche Welle, Orban’ın bir konuşmasını aktarıyor:

“Almanya’daki büyük kentlerin çoğunda doğuştan Alman olanların sayısı hızla azalıyor... Avrupa için en büyük tehlike Batı’dan kaynaklanıyor. Brüksel, Berlin ve Paris’teki politikacılar, Macaristan’ın ve tüm kıtanın varlığını tehdit ediyor!”

Sıradan bir Macar, ülkesinde işsiz azınlık olma paranoyası içinde.

Orban’ın “Hıristiyan Avrupa” vurgusu hem göçmenleri dışlıyor, hem ruhani duyguları sömürüyor.

Hukuk devletini savunanları dış güçlerin işbirlikçisi gibi gösteriyor.

HUKUK DEVLETİ?

Orban, 2010’da aynı şekilde müttefikiyle birlikte üçte iki çoğunlukla iktidara gelmişti. Mart 2011’de anayasada değişiklik yaparak Anayasa Mahkemesi’nin üye kompozisyonunu kendi lehine değiştirdi.

Adını hukuk tarihine onurla yazdırmış olan Macar AYM Başkanı András Baka, hukuka aykırı olarak görevden uzaklaştırıldığı gerekçesiyle AİHM’ye başvurdu.

AİHM, 27 Mayıs 2014’te, Macaristan’daki anayasa değişikliğinin yargıya müdahale ‘kastıyla’ yapıldığı gerekçesiyle ‘ihlal’ kararı verdi.

Bu kararı defalarca bu köşede yazmıştım, bir hukuk başyapıtıdır. (No. 20261/12)

Sonra Orban 2014 seçimlerinde oy kaybetti. Avrupa’da göçmen korkusunun ve İslamofobi’nin kabarması üzerine 2018 seçimlerinde büyük bir sandık zaferi kazandı.

GİDİŞ NEREYE?

Macarlar, ekonomilerini nasıl bir çıkmaza soktuklarını fark etmeden göçmen korkusuyla popülizme oy veriyor.

Şimdi anayasada daha neleri değiştirir diye korkuluyor, hukuk geleneği zayıf diğer eski komünist ülkelere sirayet eder mi diye korkuluyor.

Polonya zaten o yolda.

Bakalım liberal demokrasi kabaran ‘illiberal’ popülizmin altından kalkabilecek mi?

Liberal demokrasinin işi zor, coşkulu popülizmin sert duvarına çarptıktan sonra yeniden demokrasiye ve rasyonel düşünceye dönülecek sanıyorum.

Bu büyük sorunu zaman zaman yazacağım

Yorumlar