Ana içeriğe atla

İdam niye yok?


BAŞBAKAN Yardımcısı Recep Akdağ çocuk istismarı ve cinayetleri hakkında getirecekleri cezaları açıkladı. Akdağ başkanlığındaki komisyonun öngördüğü cezalar hakikaten hayli ağırlaştırılmıştır.

Fakat idam yok!

Halbuki iktidar referandum sürecinde darbe ve terör suçlarına idam cezası getirileceği izlenimi vermişti. Şimdi idam kelimesi ağızlara alınmadığı gibi, çocuklara cinsel saldırıda bulunup onları öldürenlere de idam cezası verilmeyecek. Daha da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilecek...

Evvela Sayın Akdağ’ın açıklamalarını olumlu bulduğumu belirtmeliyim.

YUNAN YARGISI VE İDAM

Bu taslak hazırlanırken idam kelimesinin hiç ağza alınmamış olması isabetlidir. Çünkü idam diye bağıran kitlelerin gönlünü kazanmak için siyaseten söylenmiş olsa bile, dışarıda ciddiye alınabiliyor, aleyhimize kullanılabiliyor.

Sadece imaj sorunu da değil.

Saygın ceza hukukçularımızdan Prof. İzzet Özgenç’in “Suç Örgütleri” adlı kitabının yeni çıkan 11. baskısında okudum: Yunanistan’a kaçmış olan darbeci subayların Türkiye’ye iade edilmemesinde Yunan mahkemeleri Türkiye’deki ‘idam’ sözlerini kullanıyorlar. Türkiye’de ‘resmi yetkililer tarafından idam cezasının getirilmesi yönünde açıklamalar’ yapıldığını ve darbe sonrasında gazetelerde ‘işkence ve kötü muamele’ fotoğraflarının yayımlandığını belirten Yunan mahkemeleri Ankara’nın iade talebini reddediyorlar. Yunan Yargıtay’ı da bunu onaylıyor! (sf. 82. vd)

Böyle bir yorum iyi niyetli sayılmayabilir ama idamdan bahsederek bu fırsatı vermemeliydik.

Zaten olmayacak bir şeydi, işte öteden beri idam cezasını savunan MHP bile Meclis’te bu yönde bir girişimde bulunmadı.

ÇOCUKLAR VE KADINLAR

Akdağ’ın açıkladığı cezalara gelince... Türkiye geleneksel değerlerin çözüldüğü, modern değerlerin oturmadığı bir ‘anomi’ (kuralsızlık) döneminden geçiyor. Prof. Ali Çarkoğlu ve Prof. Ersin Kalaycıoğlu 2008’deki değerler araştırmasında bunu ortaya koymuştu. Modern sosyolojinin öncülerinden Durkheim, 19. yüzyıl Avrupası’nda hızla artan suç rakamlarını tahlil ederek bu olguya ‘anomi’ demişti. Geleneksel kurallar kayboluyor, yeni kurallar yerleşmemiş bulunuyordu. Hızlı şehirleşmeye başlayan, modern şehir hayatının toplumda egemen norm haline gelmesine kadar devam edecek belalı bir sosyolojik dönem!

Kuralsızlığın en büyük mağduru da çocuklar ve kadınlar. CHP’nin araştırmasına göre, çocuk istismarı suçları son on yılda 7 kat arttı. Onun için çocuk ve kadınlara karşı işlenen suçları caydıracak ağır cezalar getirilmesi isabetlidir.

ÇOCUKLAR KORKMASIN

Ceza sistemimizde, ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüleri, ‘30 yılını’ doldurduktan sonra şartlı salıverme için başvurabilirler. Akdağ’ın açıkladığı 12 maddelik taslakta ‘çocuklara yönelik tecavüz ve öldürme suçlarında’ bu süre 50 yıla çıkarılıyor.

Hiç şüphesiz bir defalık idamdan ağırdır.

Aynı suçun 12 yaş altı çocuklara karşı işlenmesi halinde ek yaptırım uygulanması, Anayasa Mahkemesi’nin ve AİHM’nin içtihatlarına uygundur.

Öngörülen cezalardan başka tıbbi ve sosyal tedbirler de var.

Akdağ’ın ‘çocuklarda korku yaratılmaması’ yolundaki uyarısı da önemlidir. Zaten çekingen nesiller yetiştiren bir geleneğimiz var; çocuklarda bir de tecavüz ve öldürülme korkusu oluşmamalı.

Aynı zamanda cezalar medya tarafından topluma iyi anlatılmalıdır, caydırıcılığın artması için.

Bu tür sorunları partiler üstü düşünmek ve seçim meydanlarında malzeme yapmamak siyasi olgunluk gereğidir

Yorumlar